1501 ile 1703 yılları arasında hâkim olan Klasik dönemin örnekleri ağırlıklı olarak İstanbul’da yer alır. Özel mülkiyet kavramının olmamasından dolayı sivil mimari örneklerin olmadığı bu dönemde daha çok dinî yapılar ve kamu yapıları inşa edildi. Klasik dönemin mimarlarının genel yaklaşımı yüksek ve görkemli yapılar inşa etmek yönündeydi. Bu sebepten erken dönemde uygulanmaya başlanan kubbeli ve merkezî planlı yapılar, klasik dönemde daha anıtsal ölçeklerde uygulandı.
Bu dönemi etkileyen önemli yapılardan birisi de 537 yılında inşa edilen Ayasofya idi. Ayasofya gibi büyük ana kubbelerin inşa edilebilmesi için yarım kubbelerin kullanılması pratiği de bu dönemde yaygınlaştı. Bu amaçla inşa edilen yapıların başında gelen camilerde ağırlıklı olarak kubbeli ve yan kubbeli örtüler ve tavanı destekleyen filayak destek sistemleri kullanıldı. Malzeme olarak küfeki taşı ve mermerin sıklıkla kullanıldığı klasik dönem yapılarının tasarımında genelde yukarıdan aşağıya inildikçe genişleyen bir tasarım kompozisyonu hâkim oldu.
Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul’daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılmıştır. Sultan Ahmet Camii’nin tasarımı Osmanlı cami mimarisi ile Bizans kilise mimarisinin 200 yıllık sentezinin zirvesini oluşturur. Komşusu olan Ayasofya’ dan bazı Bizans esintileri içermesinin yanı sıra geleneksel İslami mimari de ağır basar ve klasik dönemin son büyük camisi olarak görülür. Caminin mimarı, Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’nın “boyutta büyüklük, heybet ve ihtişam” fikirlerini yansıtmada başarılı olmuştur.
(1501-1505) inşaatına başlanan 1501 yılı, Klasik dönemin başlangıcı olarak kabul edilir. Bayezid Camii (Beyazıt Camii ve Beyazıd Camii olarak da bilinir) İstanbul’un Bayezid semtinde Sultan II. Bayezid tarafından yaptırılmış bir cami.
Osmanlı klasik dönem mimarisinin erken dönem eserleri arasında bir yapıdır. Semte dağınık bir şekilde inşa edilmiş olan külliyenin ana elemanı durumundaki parçasıdır. Mimarının kim olduğu kesin olarak bilinmez, Mimar Hayrettin, Mimar Kemaleddin veya Yakupşah bin Sultanşah tarafından yapıldığına dair görüşler vardır. İstanbul’da orijinalliğini koruyan en eski Selatin camii olarak kabul edilir. II. Bayezid’in mezarı, caminin haziresinde bulunur.
Selimiye Cami, Edirne’de bulunan, Osmanlı padişahı II. Selim’in Mimar Sinan’a yaptırdığı camidir. Sinan’ın 90 (bazı kitaplarda 80 olarak geçer) yaşında yaptığı ve “ustalık eserim” dediği Selimiye Camii gerek Mimar Sinan’ın gerek Osmanlı mimarisinin en önemli yapıtlarından biridir.
Caminin kapısındaki kitabeye göre yapımına 1568 (Hicri: 976) yılında başlanmıştır. Caminin 27 Kasım 1574 Cuma günü açılması planlanmışsa da ancak II. Selim’in ölümünün ardından 14 Mart 1575’te ibadete açılmıştır.
Mülkiyeti Sultan Selim Vakfı’ndadır. Bugün şehrin merkezinde bulunan caminin yapıldığı alanda inşasına Süleyman Çelebi döneminde başlanan, sonradan Yıldırım Bayezid’in geliştirdiği Edirne’nin ilk sarayı (Saray-ı elik) ve Baltacı Muhafızları haremi bulunmaktaydı. Bu alandan “Sarıbayır” veya “Kavak Meydanı” diye bahsedilir.
2000’de UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilen Selimiye Camii ve Külliyesi, 2011’de ise Dünya Mirası olarak tescil edildi.
Yeni Cami ya da Valide Sultan Camii, İstanbul’da 1597 yılında Sultan III. Murad’ın eşi Safiye Sultan’ın emriyle temeli atılan ve 1665’te zamanın padişahı IV. Mehmed’in annesi Turhan Hatice Sultan’ın büyük çabaları ve bağışlarıyla tamamlanıp ibadete açılan camidir.
Şehrin silüetine ve görselliğine önemli ölçüde katkı sağlayan Yeni Cami, İstanbul’da Osmanlı ailesi tarafından yaptırılan büyük camilerin son örneğidir. Osmanlı dönemi Türk mimarisinde yapımı en uzun sürede tamamlanabilen cami olarak bilinir. Mimar Davut Ağa tarafından yapılmaya başlanmış, Mimar Dalgıç Ahmed Ağa devam ettirmiş ancak Safiye Sultan’ın ölümü ile yarım kalan inşaat, başlangıcından 66 yıl sonra dönemin mimarbaşısı Mustafa Ağa tarafından IV. Mehmed zamanında bitirilebilmiştir.
Cami deniz kenarına inşa edilmiştir ancak denizle mesafesi sonradan denizin doldurulması sonucu artmıştır.
Caminin mimari üslubu, kubbedeki yükseklik vurgusu ve yan cephe revaklarıdır. Mimar Sinan’ın Şehzade Camii’nde ve Sedefkar Mimar Mehmed Ağa’nın Sultanahmet Camii’nde kullandığı kubbe planını tekrarlar. Ancak kubbenin piramidi andırır şekilde yükselmesi kendine has bir özelliktir.
Yeni Cami ile birlikte Valide Sultan Türbesi, Hünkâr Kasrı, sebil, çeşme, sıbyan mektebi, darülkurra, Mısır Çarşısı arastası inşa edilmiştir. Daha sonra külliyeye kütüphane , muvakkithane ve bir türbe ile çeşmeler de eklenmiştir.
Şehzade Camii (Şehzade Mehmet Camii ya da Şehzadebaşı Camii olarak da bilinir), İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan ve Mimar Sinan tarafından yapılan cami. I. Süleyman tarafından Saruhan Sancak Beyi iken 1543’te 22 yaşında ölen oğlu Mehmed adına yaptırılmıştır. Camiyi 1543-1548 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırttı. Mimar Sinan’ın çıraklık eserimdir dediği camidir.
18,42 metrelik kubbesi 4 büyük yarım kubbeye yaslanır. Şadırvan avlusu 12 sütunda 16 kubbelidir. İkişer şerefeli çift minaresi vardır. İmaret ve medrese, tabhane, türbeler cami bahçesinde ve arka sokaktadır.
Şehzade türbesinin içi rengarenk çinilerle doludur. Ortadaki sandukada Şehzade Mehmed, sağında Şehzade Cihangir yatar, solunda Hümaşah Sultan. Şehzade türbesinin sol tarafında Rüstem Paşa’nın türbesi bulunur. Diğer şehzade türbeleri Vefa tarafındadır. Dış avluda Destari Mustafa Paşa’nın türbesi vardır.
Osmanlı Mimarisi Dönemleri: Erken Dönem Mimarisi veya Bursa Üslubu hakkındaki yazımızı okumak için linki tıklayabilirsiniz.
Osmanlı Mimarisi Dönemleri: Modernleşme Ve Osmanlı Mimarisine Etkileri hakkındaki yazımızı okumak için linki tıklayabilirsiniz.